Boyra Hukuk Bürosu, Avukat Barış Boyra, İstanbul Kadıköy Avukat Hukuki Danışmanlık, Bireylere ve Kurumlara Hukuki danışmanlık, Uzman Avukat kadrosu
  • Hasanpaşa Mah. Ali Ruhi Sk. No.2 Kat.5 D.5 Kadıköy - İstanbul

Nafaka

Nafaka

Tarafların üzerinde uzlaşamadığı konulardan birisi de nafaka ödenip, ödenmeyeceği ve ödenmesi konusunda anlaşılan nafaka bedelinin ne kadar olacağıdır. 3 çeşit nafaka türü vardır. Bunlar Tedbir Nafakası, Yoksulluk Nafakası ve İştirak Nafakası olarak adlandırılmaktadır

Tedbir Nafakası
Boşanma davası açılmadan ayrı bir dava veya açılan boşanma davası ile birlikte talep edilebilen nafaka türüdür. Tedbir nafakasının amacı boşanma süreci boyunca tarafların evli oldukları zamanda elde ettikleri yaşam tarzını devam ettirebilmeleridir. Taraflar tedbir nafakasını kendileri isteyebileceği gibi, kendileri ile birlikte yaşayan çocuklar için de tedbir nafakası talebinde bulunabilirler.
Tedbir Nafakası boşanma süreci boyunca, boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Boşanma davası kesinleştikten sonra ise müşterek çocuklar yönünden iştirak nafakasına, boşanma nedeni ile yoksulluğa düşecek eş yönünden ise yoksulluk nafakasına dönüşür.

Eşler Yönünden Tedbir Nafakası
Mahkemeler tarafından kadına veya erkeğe tedbir nafakası bağlanması farklı değerlendirilmektedir. Kadına lehine Tedbir Nafakası verilirken düzenli ve yeterli geliri olan kadına tedbir nafakası verilmeyeceğine ilişkin içtihatlar bulunsa da, Mahkemeler kimi zaman bu içtihatları dikkate almayarak tarafların sosyo-ekonomik durumları arasındaki farkı gözeterek kadın lehine tedbir nafakasına karar verebilmektedir. Tedbir Nafakası konusundaki yetki davayı gören Mahkemeye ait olup, söz konusu karara itiraz edilebilirse de Mahkemenin verdiği karar boşanma sürecinin sonuna kadar bağlayıcıdır. Erkek lehine Tedbir Nafakası verilmesi ise çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Tedbir Nafakası talep eden erkek çalışabilecek durumda ise, çalışmasa dahi tedbir nafakası alamamaktadır. Bunun yanında yine erkeğin başkaca bir gelirinin olması durumunda da erkek lehine tedbir nafakasına karar verilmemektedir.
Çocuklar Yönünden Tedbir Nafakası
Çocuklar için Tedbir Nafakasına karar verilirken çocukların ihtiyaçları ile tarafların yaşam koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınmaktadır. Tedbir Nafakası ancak ergin olmayan çocuklar için, çocuklarla birlikte yaşayan eşe verilmektedir. Çocuklar için verilen tedbir nafakası çocukların ergin olması ile birlikte sona ermektedir. Uygulamada çocuklar ergin olmasına rağmen tedbir ve iştirak nafakası ödenmeye devam edildiği ancak sonradan yapılan bu ödemelerin iadesinin talep edildiği görülmektedir.
İştirak Nafakası
Boşanma davası sonucunda çocukların velayetini alan eş lehine, çocukların bakım ve eğitim giderleri (örneğin yiyecek, giyecek, barınma, sağlık, dinlenme, eğitim-öğretim ve harçlık giderleri) için iştirak nafakasına karar verilmektedir. Önceden tedbir nafakasına karar verilmiş ise kararın kesinleşmesi ile tedbir nafakası çocuklar bakımından iştirak nafakasına dönüşür. Çocukların velayetini alan taraf ne kadar zengin olursa olsun diğer taraftan iştirak nafakası istemesi için bir engel bulunmamaktadır. Çocukların velayetini almayan tarafın diğer tarafa ödeme gücü oranında bir iştirak nafakası ödemesi zorunludur.
Nafaka miktarı belirlenirken tarafların ekonomik durumu mahkeme tarafından titizlikle incelenmelidir. İştirak nafakasının tutarı belirlenirken her iki tarafın da ödeme gücü tespit edilmeli, her iki tarafın da ödeme gücü oranında çocuğun giderlerine ortak olacağı düşünülerek buna göre bir oranlama yapılmalıdır. Ödeme gücü hesaplanırken tarafların gelirleri yanında tüm zorunlu giderleri de dikkate alınmalıdır.
Ancak her durumda aşırılıktan kaçınılmalı iştirak nafakasının tutarı belirlenirken ülke standartlarının ötesine çıkılmamalıdır. Ergin olan çocuklara ilişkin iştirak nafakası sona ermekte ise de eğitimleri devam etmektedir. Bu durumda taraflardan birinin ortak çocuğun eğitimine katkı vermemesi halinde Yardım Nafakası için dava açılabilir.
Uygulamada bazen taraflar anlaştığı ve/veya mahkeme tarafından karar verildiği halde çocukların velayetin kendisine verilmediği taraf ile birlikte yaşadığı görülmektedir. Bu gibi durumlarda cebri icra tehdidi ile karşı karşıya kaldığı için nafaka ödemek zorunda kalan taraf dava açarak ödediği nafakaların iadesini talep edebilmektedir.


“Her ne kadar davacı (çocuk) reşit ve sağlıklı olması, ayrıca okula devam zorunluluğu bulunmaması nedeniyle çalışabilir konumda ise de davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olup, öğrenim süreci de devam etmektedir. Mevcut bir işin varlığına rağmen çalışmadığı da savunulup ispatlanmış değildir. O halde hiçbir geliri bulunmayan ve öğrenci olan çocuğa baba yardım etmekle yükümlüdür” (Yargıtay 2. H.D 18.11.2003, 13807/13688)
"Anne, baba yüksek öğrenim yapan veya yapmak isteyen çocuklarına uygun süre yardım etmek zorundadır. Türkiye’deki öğretim koşulları dikkate alındığında liseyi bitiren çocuğun kursa gitmesi zorunluluğunun bulunduğu kuşkusuzdur. Üniversiteye gitmesi için beklenmesi gereken makul süre de geçmemiştir. Dava tarihinde davacı (çocuk) henüz ergin olmuştur. O halde üniversite sınavlarına hazırlandığı belirlenen davacı için TMK 364. maddesi koşulları oluştuğundan (davalının geliri de nazara alınarak) uygun yardım nafakasına hükmolunması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."(Yargıtay 3. H.D 08.03.2004, 1842/1768)


İştirak Nafakasının Kaldırılması, Artırılması, Azaltılması
Mahkeme tarafından belirlenen iştirak nafakası kaldırılabilir. Buna örnek olarak çocuğun ergin olması veya velayet kararına rağmen velayeti elinde bulundurmayan taraf ile birlikte yaşaması verilebilir.
İştirak nafakasının artırılması veya azaltılması ise ancak belli koşulların bulunması halinde mümkündür. Mahkemeler bu talepleri değerlendirirken genellikle, nafaka kararının üzerinden ne kadar süre geçtiğine ve tarafların ekonomik koşullarında herhangi bir değişiklik olup olmadığına bakmaktadırlar. Sırf çocuğun ihtiyaçlarının artmış olması Mahkemeler tarafından iştirak nafakasında artış kararı verilmesi için yeterli görülmemektedir.
Ancak "ülke ekonomisindeki gelişmeler ve yüksek enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün azalması göz önünde bulundurularak, nafaka tutarının artırılması gerektiğine" ilişkin karar verilebilmektedir. (Yargıtay 3. H.D 04.03.2004, 1735/1617)
Yoksulluk Nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak kaydı ile diğer eşten sınırsız süre ile nafaka talep edebilmektedir. Ancak kanun erkek için daha ağır şartlar getirmekte erkeğin ancak kadının refah içerisinde olması gerektiğine işaret etmektedir.
Zamanaşımı
Mahkeme tarafından yoksulluk nafakası verilebilmesi için taraflarca talep edilmesi gerekmektedir. Mahkeme kendiliğinden yoksulluk nafakası kararı vermemektedir. Yoksulluk Nafakası boşanma davası kesinleştikten sonra 1 yıl içerisinde talep edilmezse zaman aşımına uğrayacak ve artık talep edilemeyecektir.
Ağır Kusurlu Eşin Nafaka Alması Mümkün değildir.
Boşanma davasında karar verilirken aynı zamanda boşanmada tarafların kusurları da tespit edilmekte, tarafların kusuru zaman zaman eşit, az veya ağır olarak belirlenebilmektedir. İştirak nafakası belirlenirken tarafların kusur oranları henüz tespit edilmediğinden, nafaka talep edenin kusur oranının bir önemi bulunmamaktadır. Ancak nafaka talep eden taraf boşanma davası sonunda diğer tarafa göre daha kusurlu veya tamamen kusurlu olduğunun tespiti halinde nafaka talebi reddedilecektir. Örneğin başka bir erkek ile kaçıp giden davalının tam kusurlu olması nedeniyle lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemektedir.
Yoksulluk Nafakası Talep Eden Eşin Yoksulluğa Düşecek Olması Gerekmektedir.
Bir tarafın boşanma nedeniyle yoksulluğa düşüp düşmeyeceği belirlenirken, yoksulluk nafakası talep eden tarafın çalışıp çalışmadığına, çalışıyor ise ne kadar ücret aldığına, adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığına, başkaca bir gelir kaynağı bulunup bulunmadığına bakılmaktadır. Yoksulluk nafakası talep eden tarafın gelirinin yetersiz olduğu durumda yoksulluk nafakasına karar verilmektedir. Öte yandan asgari ücret ile çalışan veya emekli maaşı alan kişinin yoksul olmadığı kabul edilmektedir. Taraflar zaman zaman kötü niyetle hareket edebilmekte ise de yoksulluk nafakası talep eden taraf işinden kendi isteği ile ayrılmış ise lehine karar verilmemektedir. Ev kadını olan kadının yoksul olduğu kabul edilmektedir.
Yoksulluk Nafakasının Belirlenmesi
Yoksulluk Nafakası belirlenirken yoksulluk nafakası talebinde bulunanın zorunlu geçim gereksinimleri ile nafaka ödeyecek olan tarafın mali gücü dikkate alınmaktadır Mahkemeler tarafından tutar belirlenirken tarafın yoksulluğa düşmemesi için ihtiyacı olan tutar üzerinden karar verilmekte, bu tutarın aşılmamasına dikkat edilmektedir. İştirak nafakasında olduğu gibi şartların oluşması halinde nafakanın artırılması, azaltılması veya kaldırılması talep edilebilmektedir.
Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi
Yoksulluk Nafakası, nafaka alan kişinin yeniden evlenmesi, başka bir kişi ile yaşaması, yoksulluğunun sona ermesi veya haysiyetsiz yaşam sürmesi nedeni ile sona ermektedir.
Nafakanın Ödenmemesi
Mahkeme tarafından verilen karar icraya konularak ödenmesi talep edilmektedir. Mahkeme kararına rağmen nafaka ödemeyen tarafın mal varlığına, banka hesaplarına hatta kendisine miras kalan mallardan doğan alacak haklarına dahi haciz konulabilmektedir. Bunun yanında ödenmeyen nafaka borcu üzerinden İcra Ceza Mahkemesi’ne başvurularak nafaka borçlusunun hapsi talep edilebilmektedir. Ancak bu davanın ödenmemiş nafaka bedelinden en geç 3 ay içerisinde açılması gerekmektedir.
Bu da pratikte her 3 aylık nafaka borcu için ayrı bir dava açılması gerektiği anlamına gelmektedir. Öte yandan bu davanın açılabilmesi için nafaka borçlusu tarafından nafakanın azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin açılmış bir davasının bulunmaması gerekmektedir Mahkeme tarafından nafaka borçlusunun dava dilekçesinde belirtilen aylara ilişkin nafaka borcunu ödeyip ödemediği araştırılacak ve ödenmediğinin tespiti halinde nafaka borçlusunun 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilecektir.
Pratikte nafaka borçlusunun hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalar çok uzun sürmekte ve nafaka borçlusunun karar kesinleşmeden önce söz konusu aylara ilişkin nafaka borcunu ödemesi halinde 3 ay tazyik hapis cezasının İİK’nun 354. Maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmektedir. Bu nedenle nafaka borçlularını ödemeye zorlamak ve bu kuralın etkili olarak kullanılabilmesi için en geç her 3 ay sonunda İcra Ceza Mahkemesi’ne ayrı bir dava açılması gerekmektedir.
Aile Hukuku Hakkında Diğer Makaleler

Zina Boşanma Davası

Her hukuki uyuşmazlık kendine özgü olay, olgu ve özellikler içermekte olup avukatınıza danışmadan verilecek herhangi bir karar ileride telafisi belki de imkansız sonuçlar doğurabilecektir.

Sorularınız ve görüşme talepleriniz için bize ulaşabilirsiniz.